Eski Cumhurbaşkanı Demirel’in 100. yaşı: Demirel’in manevi kızı Demirel’i andı

Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, yaşasaydı bugün 100 yaşına girecekti. Eski İYİ Parti İstanbul Milletvekili ve Demirel’in manevi kızı Aylin Yavuz, dün Demirel’in 100. yaşına ait yazılı açıklama yayımladı. Açıklamasına Demirel’in biyografisiyle başlayan Yürekli, “Demirel, Cumhuriyetin ilanından tam 1 yıl sonra, 1 Kasım 1924’te İslamköy’de doğdu. Bir gün, İslamköy’deki baba konutunu gezdirirken, bir kerpiç odada, ‘Ben, bu odada kardeşlerimle yaşadım. Elektrik yoktu. Gaz lambasıyla okur-yazardık. Köy okulunu bitirdim. Ortaokula gitmek için her sabah kilometrelerce yürür, kasabaya giderdik. Şayet bana Cumhuriyet nedir, diye sorarsınız, Cumhuriyet benim işte. İslamköy’den çıkmış bir köylü çocuğunu cumhurbaşkanı yapan, Cumhuriyettir’ dedi” sözlerini kullandı.

‘HALKIN ÇARESIZLIĞI’

Demirel’in siyasete atılmasının nedeninin halkın çaresizliği olduğunu belirten Bahadır, “Göreve başladığı yıllarda Türkiye’nin 35 bin köyünün yalnızca 13’ünde elektrik olan bir Türkiye vardı. Demirel’in düşü ‘Büyük Türkiye’ idi. Köyden gelen ve halkın ıstırabını yeterli bilen biri olarak, 1965 seçimlerinde ‘vatan için el ele’ diyerek yola çıktı. Halka döndü ve ‘Kavgada, dövüşte yarar yoktur. Gelin Türkiye’yi uygun günlere götürelim. Aş bulalım, ekmek bulalım. Türkiye’yi imar ve inşa edelim. Türkiye’yi kalkındıralım. Çağdaş ülkeler düzeyine getirelim’ dedi” diye konuştu.

‘HÜR DEVLET, HÜR TOPLUM’

Demirel’e nazaran, Cumhuriyetin en büyük işinin eğitim olduğunu kaydeden Bahadır, “Okulsuz köy, ortaokulsuz kasaba ve lisesiz ilçe

kalmasın istedi. Birinci maksadı buydu. Ülkenin birebir vakitte hür olması lazımdı. Hür devlet, hür toplum ile mümkündü. İnsanların hür olması ise eğitim ile mümkündü. Bu sebeple eğitimi, hizmetlerinin en başında tuttu. Hür üniversite, demokrasinin en değerli kurumlarındandı.

Demirel’e nazaran adaletin işlemesi lazımdı, kurumların işlemesi lazımdı ve anayasanın işlemesi lazımdı” dedi.

‘DEMOKRATIK TAHLİL YOLLARI’

Cesur, şöyle konuştu:

“Türkiye, neye sahip olduğunun bedelini âlâ bilmeli ve sıkıntılar ne kadar büyük ve önemli de olsa, devletten, rejimden, kendisinden güvensizliğe düşmeden, problemlerini demokratik tabanlarda çözmenin yollarını aramalıdır. Türkiye, demokrasi ve insan hakları mefkuresine ve prensiplerine samimiyetle bağlıdır. Bu, kimseyi şad etmek için değil, kendi vatandaşlarını memnun etmek içindir. Bu ülkenin doğulusu ve batılısı, kuzeylisi ve güneylisi ile tüm bireyleri kardeştir. Bu kardeşlik bozulmamalıdır.

Türkiye, dünya ile kucaklaşabilecek biçimde iktisadını geliştirmeli ve teknolojinin gerisinde kalmamalıdır. Türkiye, kalkınmasını sürdürebilmeli; demokrasi ve kalkınma bayrağını hiçbir vakit elinden bırakmamalıdır.”