Tutuklu Aykut Erdoğdu cezaevinden yazdı: ‘İki hafta boyunca tuvaleti, mutfağı taşan bir lağımın içinde yaşamak ve burayı temizlemek zorunda kaldım’
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (BB) yönelik açılan mali belge soruşturmasının beşinci dalgasında tutuklanan CHP eski milletvekili Aykut Erdoğdu, gazeteci Uğur Dündar’a tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden mektup gönderdi.
Cezaevindeki şartlardan bahseden Erdoğdu, “İki hafta boyunca tuvaleti taşan, mutfağı taşan bir lağımın içinde yaşamak ve burayı temizlemek zorunda kaldım” dedi.
“ANLATIP ANLATMAMAKTA KARARSIZIM…”
“Bunları anlatıp anlatmamakta kararsızım” diyen Erdoğdu, “Çünkü bunları okuyan milletimiz bizleri aciz görüp endişe, panik ve kedere kapılabilir. Halbuki her birimiz bütün bu baskılara ve zulme aslanlar üzere direniyoruz” dedi.
Uğur Dündar’ın köşesinde yayımladığı mektubun bir kısmı şöyle:
“‘Hapishanede herkes masumdur’ derler. Tekrar de söyleyeyim ben hayatım boyunca rüşvet almadım, rüşvet vermedim, aracılık etmedim. Rüşvet konusu olamayacak kadar yüksek kamu faydası olan ve olağanda gurur duyulması ve takdir edilmesi gereken bir talebi iletmem sebep gösterilerek saçma sapan bir biçimde tutuklandım. Suçsuzluğum er ya da geç ortaya çıkacak. Olmayan bir olayın olmadığını anlatacağım. Kanıtlarıyla anlatacağım.”
“İKİ SEFER TUVALET, 5 KERE MUTFAK TAŞTI”
“Sevgili Uğur ağabeyim,
Şu an hücrenin avlusunda oturup bu mektubu yazıyorum. Avlu dediğim 4 metreye 6 metre, 24 metre kare ve 10 metre yüksekliğinde duvarlarla çevrili gökyüzünü dikenli teller ve demir kafesler ortasından görebildiğim bir kuyu burası. Bu karanlık kuyu, bizim gökyüzünü görebildiğimiz tek yer olduğu için sabah olup bu kuyunun kapısının açılmasını iple çekiyoruz.
Her birimiz farklı başka hücrelerde tutuluyoruz. Birbirimizi görmemiz ve konuşmamız yasak. Hücrelerimiz çok pis ve kasvetli. Her birimize kısıtlı gereç verilerek hücre temizlettiler. Benim hücremde sarfiyatlar tıkalı olduğu için iki sefer tuvalet, 5 sefer mutfak taştı. Her gün hücre temizledim ve bunu aşağılama olarak değil vatani vazifemin bir kesimi kabul ettim.”
“EKREM LİDER, BEN VE ARKADAŞLARIMIZ MÜEBBET MAHPUS MAHKUMU MUAMELESİNE TABİYİZ”
“Kıymetli Ağabeyim,
TCK, CMK ve infaz maddelerine nazaran yalnızca müebbet mahpus cezası alanlar bizler üzere hücrede tutulur. Onlar da en fazla üç yıl hücrede tutulurlar. Ekrem Lider, ben ve arkadaşlarımız müebbet mahpus mahkumu muamelesine tabiyiz. Burada 3.500 TL harcama limitimiz var. Benim limitimin yarısından birçok sigaraya gittiği için en temel gereksinimlerimi dahi alamadım.
Mutfak daima taştığı için paklık kovasında karavana tabaklarını yıkadım. Sigaraya para kalması için su alamadım. Musluk suyu içtim. Kendimizi kesmeyelim diye verilen bıçaklar kesilmiş, tırnak kadar bırakılmış. Çatal ve kaşıkla yemek yediğinizde dahi eğilip bükülüyor. Bütün gereçler olabilecek en berbatı ve onları dahi alamıyorsunuz. İki hafta boyunca tuvaleti taşan, mutfağı taşan bir lağımın içinde yaşamak ve burayı temizlemek zorunda kaldım. Bunları anlatıp anlatmamakta kararsızım. Zira bunları okuyan milletimiz bizleri aciz görüp endişe, panik ve hüzne kapılabilir. Halbuki her birimiz bütün bu baskılara ve zulme aslanlar üzere direniyoruz.
Sevgili Uğur ağabey,
Şimdiye kadar anlattıklarımı ailem, akrabalarım, sevenlerim ve milletimiz okuduğunda hüzünleneceklerini, kimilerinin gözlerinin dolacağını varsayım ediyorum. (Avlu kapandı içeri grip masada yazdığım için yazım düzeldi) Bizim başımıza ne geldiyse saflığımızdan, iyiliğimizden ve vicdanımızdan geldi. Yaşananlar saflığımızı ve güzelliğimizi elimizden alacak diye korkuyorum.”
“BANA ATILAN İFTİRAYLA İLGİLİ SAÇMA SAPAN VARSAYIMLAR, İFTİRALAR VE GEÇERSİZ KANITLAR DIŞINDA HİÇBİR ŞEY BULAMAYACAKLAR”
“Kıymetli ağabeyim,
Şimdiye kadar kimi gazeteciler röportaj yapmak için yazılı sorular gönderdiler. Az önce bahsettiğim şartlar hasebiyle bu sorulara karşılık yazamadım. Bundan sonra kurallar ne olursa olsun ülke siyasetiyle ilgili düşünmeye ve yazmaya devam edeceğim.
Bu mektup hasebiyle bize örtülü operasyon yapanları ve onların sözcülerini kızdıracağımı biliyorum. Lakin dürüst, yiğit ve kararlı bir vatansever olarak bu riski göze alarak doğruları, yalnızca doğruları yazmayı ‘vatan borcu’ olarak görüyorum. Yeniden altını çizerek söylüyorum bana atılan iftirayla ilgili saçma sapan varsayımlar, iftiralar ve düzmece kanıtlar dışında hiçbir şey bulamayacaklar. Ben de bunların hepsini yargılama sırasında tek tek çürüteceğim. Tekrar ediyorum ben içinde ‘rüşvet’ kuşkusu olabilecek hiçbir olayın için yer almadım. Bu iftira ile ilgili olarak tek bir imaj, tek bir konuşma, tek bir yazışma, tek bir nakit hareketi bulamayacaklar. Zira yok.”
