Askeri harcamalar artıyor, artış çalışanlara yansımıyor: Kadronun yüzde 35’i işten ayrıldı

‘DOĞRUDAN BEKA SORUNUDUR’

İşçilerin ve mühendislerin çalıştığı savunma sanayi bölgelerinin genelde metropol kentlerde konumlanması sebebiyle kira, ulaşım ve temel gereksinimlerin maliyetlerinin çalışanları zorladığına dikkat çeken Atak, “aynı işi özel bölümde çok daha yüksek maaşla yapanlarla ortadaki fark derinleşmektedir. Bu nedenle yetişmiş teknik işçi, ya emekli olmakta ya da özel dala geçmektedir” diye konuştu. 2023 yılının ocak ayı ile bu yılın haziran ayı ortasında savunma endüstrisinde çalışan en az 4 bin 600 kişinin kelam konusu sebeplerden emekli olduğunu, 400 kişinin ise istifa ettiğini belirten Atak, “Yani yalnızca son 2,5 yılda en az 5.000 işçi, maaşların yetersizliği nedeniyle bu kurumlardan ayrılmıştır. Genel toplamda ise bu müddet zarfında 7 bin 500’den fazla personelin işten ayrıldığı iddia edilmektedir. Bu, toplam takımın yaklaşık yüzde 35’ine denk gelmektedir. Bu işçinin kaybı artık yalnızca bir fiyat siyaseti problemi değildir. Bu, direkt bir beka sıkıntısıdır. Hava Kuvvetlerimizin gücü, sırf uçaklarla değil; bu uçakların uçabilirliğini sağlayan mühendisler ve teknisyenlerle mümkündür. Ve bu takımlar birer birer kaybedilmektedir” dedi.

‘ARTIK SABIR DEĞİL, HAK VERİLMELİ’

İktidara “Yıllardır eş dalların altında maaşla vazife yapan savunma sanayii çalışanlarına, artık sabır değil hak verilmelidir” diyerek seslenen Atak, “acil” taleplerini, “Geçmiş periyot kayıplarımızın telafisi için kümülatif en az yüzde 69 oranında düzgünleştirme yapılması, 2025 yılı tamamı için, refah hissesi dahil olmak üzere maaşlara en az yüzde 107 oranında artırım yapılması, enflasyon farkının, TÜFE’nin maaş artışlarını aştığı aydan itibaren eksiksiz halde ödenmesi, tıpkı işkolundaki başka kamu kurum ve kuruluşlarıyla eşit toplumsal hak ve fiyat düzenlemesi yapılması, gelir vergisi tarifesinin yine düzenlenerek çalışanlar için yüzde 10’da sabitlenmesi, tüm toplumsal yardım kalemlerinin (giyim, çocuk, eğitim, ulaşım, evlenme, vefat, doğum) tekrar belirlenerek yeni ekonomik şartlara nazaran artırılması, stratejik vazifede bulunan savunma sanayii çalışanına, misyon riski ve sorumluluğu gözetilerek ‘Risk Primi’ ödenmesi” tabirleriyle sıraladı. Atak, kelamlarını “Aksi hâlde; kurumsal hafıza, teknik bilgi birikimi, ve ülkemizin caydırıcı gücü önemli ziyan görecektir. Bu bir ikaz değil, gerçekleşmekte olan bir krizdir” diyerek sonlandırdı.