Güneş’in kalbine doğru yolculuk: Inouye Teleskobu Güneş’i 3D olarak görüntüledi

Güneş’in yanan yüzeyine bu kadar yakından hiç bakılmamıştı. ABD Ulusal Bilim Vakfı’na bağlı Daniel K. Inouye Güneş Teleskobu, yeni geliştirilen “Görünür Ayarlanabilir Filtre” (VTF) ile Güneş’in atmosferini şimdiye kadarki en yüksek çözünürlükle görüntüledi. Aralık ayında çekilen ve 10 kilometre/piksel çözünürlüğe sahip bu imaj, bilim insanlarının Güneş’teki manyetik fırtınaları daha âlâ tahlil etmesine imkan tanıyor.
DEV GÜNEŞ LEKELERİ İZLENDİ
Yeni manzara, Güneş’in iç atmosferinde kıta büyüklüğünde koyu lekeler olarak beliren Güneş lekelerini gözler önüne seriyor. Bu bölgeler, manyetik aktivitenin ağırlaştığı alanlar olarak biliniyor ve sıklıkla Güneş patlamaları ile koronal kütle atımları (CME) bu noktalardan meydana geliyor.
Koronal kütle atımları; Güneş’in dış atmosferinden fırlayan iyonize gaz ve manyetik alan bulutları olarak tanımlanıyor. Bu olaylar Dünya’nın manyetik alanıyla etkileşime geçerek güç nakilleri, elektrik şebekeleri ve uydu haberleşmelerinde önemli aksaklıklara yol açabiliyor.
VTF NASIL ÇALIŞIYOR?
Görünür Ayarlanabilir Filtre (VTF), gelen ışığı tıpkı bir radyo frekansı üzere filtreleyerek sırf muhakkak dalga uzunluklarını tahlil edebiliyor. Bunu yapmak için birbirine mikronlarca yakın iki cam plaka (etalon) kullanılıyor.
Prof. Dr. Woeger bu mekanizmayı “gürültü engelleyen kulaklıklara” benzetiyor: “İki emsal ışık dalgası bir ortaya geldiğinde birbirini güçlendirebilir ya da yok edebilir.”
Bu filtreleme sistemi sayesinde teleskop, birkaç saniye içinde yüzlerce imaj alıyor ve bunları üst üste bindirerek katman katman üç boyutlu bir Güneş haritası oluşturuyor. Bilim insanları bu imgelerle Güneş’in sıcaklık, basınç, sürat ve manyetik yapı dağılımını milimetrik seviyede tahlil edebiliyor.
TELESKOBUN KALBİ HALEAKALA DAĞI’NDA ATIYOR
Teleskop, Hawaii’deki Haleakala yanardağının 3.000 metre yüksekliğindeki doruğuna konseyi. VTF ise bu yapının birkaç katına yayılan, devasa bir teknolojik sistemin merkezini oluşturuyor. Almanya’daki Güneş Fiziği Enstitüsü’nde tasarlanan sistem, okyanusları aşıp Hawaii’ye getirilerek burada adeta bir “şişe içinde gemi” üzere monte edildi.