İSO Başkanı Erdal Bahçıvan isyan etti! İmamoğlu operasyonlarını işaret etti: ‘Telafisi olmayacak noktalara gitme endişesi yaşıyoruz’

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu‘nun 19 Mart tarihinde gözaltına alınmasıyla başlayan süreç, ekonomik piyasalarda önemli sarsıntılara neden oldu. Bu gelişme ve ABD Başkanı Donald Trump‘ın aldığı kararların yarattığı dalgalanma, Merkez Bankası’nı rezervlerden yaklaşık 45 milyar dolar satışa zorladı.

Döviz kurlarını istikrarda tutmak için rezerv satışına yönelen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, 20 Mart’ta takvim dışı bir toplantı düzenleyerek piyasalardaki dalgalanmalara karşı tedbir aldı. Bu toplantıda gecelik borç verme faizi yüzde 46’ya yükseltilirken, siyaset faizi yüzde 42,5’te, gecelik borçlanma faizi ise yüzde 41’de sabit tutuldu.

BORSA İSTANBUL’DA ÖNLEMLER

Sermaye Piyasaları Kurulu (SPK), piyasalardaki dalgalanmaya karşı 25 Nisan 2025’e kadar Borsa İstanbul’da açığa satışları yasakladı. Ayrıyeten halka açık şirketlerin hisse geri alımlarının kolaylaştırılmasına ve kredili sermaye piyasası süreçlerinin devamına dair kararlar alındı. SPK, Borsa İstanbul’daki emir/işlem oranını da düşürdü.

FAİZ ARTIŞI KAÇINILMAZ OLDU

Tüm bu gelişmeler sonucunda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, 17 Nisan 2025 tarihindeki toplantısında siyaset faizi oranını 46 puana yükseltmek zorunda kaldı. Böylelikle 26 Aralık 2024 tarihinden bu yana süren faiz düşürme süreci son buldu. Şura, gecelik borç verme faiz oranını da yüzde 46’dan yüzde 49’a çıkardı.

‘SINIRIN SONUNA GELDİK’

Yapılan tüm bu ataklar, enflasyon altında yıllardır ezilen halkın yanı sıra Türk sermaye sınıfını da rahatsız etmeye başladı. İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan, haftalık Oksijen Gazetesi’nde yazdığı yazıda 19 Mart sürecinin akabinde sanayicilerin içinde bulunduğu durumu açıkladı.

Bahçıvan, “Enflasyonla gayret konusundaki hassasiyetimizi, endüstriciler olarak yeri geldiğinde her platformda ve en güçlü biçimde yıllardan beri gündeme getiriyoruz. Ülkemizin enflasyon uğraşından asla ve asla taviz verme lüksü yoktur. Fakat bunu söylerken, enflasyonla gayret konusundaki en ağır sorumluluğu yüklenmiş olan sanayi kesiminin; sorumlusu olmadığı ve hak etmediği böylesine yüklü bedeli ödemesi noktasındaki takatinin de, kapasitesinin de, hududunun da sonuna geldiğinin her kesim tarafından düzgün bilinmesi gerektiğini burada bilhassa vurgulamak istiyorum” dedi.

İSO Başkanı, OVP hedeflerinin önemi üzerinde dururken, “Yine her fırsatta üzerinde titrememiz gerektiğini söylediğimiz ‘finansal istikrar’ konusunda, OVP gayelerini, kararlarını ve uygulamalarını çok değerli bir referans olarak aldık. Açıklandığı günden bu yana iktisatta yavaş da olsa OVP uygulamalarının muhakkak bir istikrar ve inancı oluşturması da umutlarımızı pekiştirdi. Kabul etmeliyiz ki, acılı da olsa bu süreç; güçlü ancak adım adım gayesine uygun bir istikamette seyrediyordu” sözlerini kullandı.

Bahçıvan, yaşanan süreci şöyle kıymetlendirdi: “Tabii ki yaşanan önemli ekonomik tahribatın tahlili kolay değildi. Gerek iç gerekse memleketler arası piyasalarda ülkenin kredibilitesinin tekrar müspete dönmesi, tekrar olumlu algının oluşması için iradesi ve kararlılığı güçlü bir rehabilitasyon devrine muhtaçlık vardı. Tartısı ve dozu yüksek bu rehabilitasyon periyodunu; kalıcı bir olağanlaşmaya ulaşma ismine toplumun değerli kesitleri fakat en başta da sanayi bölümümüz önemli ve kararlı bir sabırla yürütmekteydi.”

‘ENDİŞELERİMİZ ARTIYOR’

Son 1,5 aylık süreçte yaşananların telaş verici olduğunu belirten Bahçıvan, “Son gelişmeler bizi başladığımız noktaya getirmese bile; ne yazık ki tüm gerçek bölümde program maksatlarından uzaklaşılan bir noktaya hakikat gelindiği kaygısını oluşturmaya başladı. Döviz kuru üzerindeki tedirginliği ortadan kaldırmak gayesiyle, çok büyük ve önemli emeklerle, büyük fedakarlıklarla elde edilebilmiş olan rezervleri daha fazla kaybetmemek ve tekrar toparlayabilmek ismine alınan tedbirleri tedirginlikle izlemekteyiz” diye konuştu.

İSO Başkanı sözlerini şöyle tamamladı: “Çünkü başta faiz artırma ve para piyasalarındaki kısılma olmak üzere alınan son tedbirler; son 1.5 yıldır büyük bir özveri içerisinde, OVP’nin yaratacağı finansal istikrara olan inanç ve sabırla çalışmakta olan sanayi bölümümüz üzerinde tekrar ve ne kadar süreceği de tam muhakkak olmayan yeni bir gerilim birikimi ve dayanması güç yeniden bir süreç yelpazesi açmış bulunmaktadır. Çünkü faizlerdeki artış, finansman maliyetlerini yükseltmenin yanı sıra iç talepte de zayıflamayı beraberinde getirecek üzere görünüyor. Bunun üzerine, ticaret tansiyonlarının ihracat üzerinde yaratacağı baskıyı da hissedeceğiz.“