Yeni Şafak’tan bir salvo daha: Bakan Şimşek ve Merkez Bankası hedefte!
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu‘nun tutuklanmasının akabinde faizi 350 baz puan artırarak yüzde 42,5’ten yüzde 46’ya yükseltmişti. Yeni Şafak gazetesi, mayıs ayında enflasyonun yüzde 35,41’e gerilediğini belirterek enflasyon ile faiz ortasındaki makasın 10 puanı aştığını vurguladı. Gazete, iktisat siyasetlerini eleştirerek 26 Mayıs 2025 tarihli manşetinde “Binlerce işletme kapısına kilit vurdu, emek ağır kesimlerde işten çıkarmalar başladı” tabirleriyle Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i hedef almıştı.
Yeni Şafak, “Enflasyon verisi, bugün toplanacak Merkez Bankası’na faizlerde güçlü bir indirim yapması için kâfi alan açtı. Yüksek indirim gerçek bölümün nefes alması için de kritik önemde” değerlendirmesine yer verdi. Daha evvel de eski Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ı, 5 toplantıdan 3’ünde faiz artırımı kararı verdiği için eleştiren gazete, “Bu operasyonu kim ismine çektiniz” sözleriyle Ağbal’ı gaye göstermiş ve akabinde Ağbal misyondan alınmıştı.
Yeni Şafak, Merkez Bankası’nın faiz indirimi yapmasını engelleyen baskılara dikkat çekti ve şu sözlere yer verdi:
“Kredi maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle zorlanan sanayicilerin ve yatırımcıların beklentilerinin bilakis hareket ederek 17 Nisan’da faizi yüzde 46’ya çıkaran Merkez Bankası’nın (TCMB), bugün yapacağı toplantıda ise indirim adımlarına yine başlaması bekleniyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son açıkladığı bilgilere nazaran, mayıs ayında yıllık enflasyon yüzde 35,41 düzeyine geriledi. Böylelikle Merkez Bankası’nın yüzde 46 olarak belirlediği siyaset faizi ile yıllık enflasyon ortasındaki fark 10 puanı aştı. Beklentilerin altına gerçekleşen enflasyon verisi, Para Siyaseti Heyeti’ne (PPK) faizlerde sembolik değil güçlü bir indirim yapması için kâfi alan açtı.
EKONOMİNİN ÖNÜNDEKİ TEK ENGEL
Faizlerin yüzde 8,5 düzeyine düşürüldüğü Mayıs 2023 seçimlerinden evvelki süreçte enflasyon yüzde 38 düzeyinde bulunuyordu. İktisat siyasetinde iki yıl evvel yaşanan keskin makas değişimi sonucunda Merkez Bankası faizleri yüzde 8,5’ten yüzde 50’ye çıkardı. İktisadın önündeki tek mahzur olarak görülen yüksek faize dayalı ortodoks para siyaseti, enflasyonla uğraşta istenilen sonucu vermek bir yana Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) Mayıs 2024’te yüzde 75,45 ile tepeyi görmesine neden oldu. Kemer sıkma siyasetleri uygulandığı halde Mayıs 2025 prestijiyle yüzde 35,41’e inen enflasyon, 24 ay evvelki düzeylerin altına fakat gelebildi.
BEKLENTİLERİ GÖRMEZDEN GELDİ
Merkez Bankası, 9 ay boyunca yüzde 50’de sabit tuttuğu faizi birinci olarak Aralık 2024’te yüzde 47,5’e indirmişti. Faiz oranları ocak ve martta 2,5’er puan daha aşağı çekilerek yüzde 42,5’e kadar düşürülmüştü. Kelam konusu süreçte bugünün kurallarına nazaran faiz ile enflasyon ortasında sadece 5-6 puan fark olmasına karşın PPK, indirim yapmaya başlamıştı. Lakin nisan ayına gelindiğinde muhalefetin yolsuzluklarını örtbas etmek için sokaklar üzerinden yürüttüğü kaos teşebbüslerini münasebet gösteren Merkez Bankası, siyaset faizini tekrar artırdı. Döviz talebindeki hudutlu yükselişi mazeret eden Merkez Bankası, birçok bölümün finansmana erişim problemlerini görmezden geldi ve siyaset faizini 3,5 puan artışla yüzde 42,5’ten yüzde 46’ya çıkardı. 13 ay sonra yine faiz artırım istikametinde karar veren Para Politikası Kurulu, iş dünyasının “Faiz düşürülmeli” beklentilerine karşın aksi istikamette hareket etti.
SEMBOLİK DEĞİL GÜÇLÜ OLSUN ÇAĞRISI
Mayıs ayı prestijiyle yüzde 35,41’e gerileyen enflasyon, Merkez Bankası’nın iş dünyasının beklentileri doğrultusunda indirim yapması için elini rahatlatmış durumda. İstihdamını korumakta zorlanan emek ağır kesimler artık Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine sembolik olarak değil güçlü bir formda başlamasını bekliyor. Mali sıkılaştırma temelli program şartları, iktisatta fren eğilimini giderek somutlaştırırken vatandaşın ve işletmelerin sırtına da ağır yük bindiriyor. Piyasalarda yüksek oranda faiz indirimi yapılmasının gerçek bölümün rahatlaması açısından elzem olduğu belirtiliyor.”
